Öncelikle son zamanlarda birkaç defa ziyaret ettiğim Harput Basın Müzesi hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Harput binlerce yıllık birikimleri taşıyan önemli bir değerimiz. Bundan dolayı Harput ismiyle sunacağımız her ürünün üzerinde titizlikle çalışmak zorundayız. Harput, basın, müze kelimelerinin içeriğine uygun bir sunumunun olması ve bu çalışma ve faaliyetlerin tümüyle bilimsel olarak hazırlanması zorunlu. Büyük özveri ile çalışan müze çalışanları ve görevlilerini burada ayrı bir yere koyuyorum. Çünkü sorun onlardan kaynaklı değil. Sorunun temeli Harput ile ilgili ideolojik tercihlerimiz ve tutumlarımızdan kaynaklanıyor.
Harput basın müzesinde öncelik Harput olmalıydı. Ben aradım ama müzede Harput’u bulamadım. Matbaanın tarihi, yazının bulunuşu ve gelişimi, kâğıt yapımı var. Bunlar da olmalı tabi ki. Ama öncelikle Harput nerede...Bunu müzeyi gezenler soracaktır. Bu kentte basılan, yazılan eserler nelerdir? Elazığ kenti eski gazete ve dergiler ve koleksiyonlarından ne kadarına sahiptir? Müzeler özellikle bu açıdan araştırmacılara kaynak oluştururlar. Bunları basın müzesinde sergilemek ve sunmak önemli hedefler arasında olmalıydı...
Kısaca; bu kentte bir basın müzesi kuruluyorsa, bu müzede önceliğin Harput olma gerekirdi, diye düşünüyorum. Harput ziyaret eden bir turist burada matbaa tarihi için bu müzeyi gezmez. Birkaç önerimi yazmadan geçemeyeceğim. Bu müzede öncelikle Harput ismi geçiyorsa geçmişten bugüne Harput’ta yazılan alfabeler, dillerde sesler olabilir. Hitit çivi yazısı, Gerek, Yunan, Aramice, Ermenice, Süryanice, Arapça, Farsça yazılardan örnekler olması gerekirken Göktürk alfabesini müzede sergilemek sanırım çok anlamsız olmuştur. Öncelikle Harput’a karşı saygılı olmalıyız. Tarihsel geçmişimiz bizim siyasi, ideolojik tercihlerimize kurban edilemez. Harput ve Elâzığ Osmanlı döneminde çıkan ondan fazla Ermenice gazete ve dergi bulunmakta. Bunlardan hiç bahsedilmemesi bu müzenin en büyük eksiğidir. Müzeyi ziyaret edenler buraya ait basılmış eski eserlerin meraklılarıdır. Biraz araştırma yapanlar bunlara rahatlıkla ulaşabilirdi. Kentimizde yüzyıl önce bugünkünden daha aktif bir basın hayatının olduğunu belirterek yazımı sonlandırıyorum. Özetle; müzemiz en azından bu eserleri sergilerse bugünü daha iyi anlamış olacağız.
Bu yayınlardan bir kısmını da yazarak müzenin görmediği dergileri sizlerle paylaşmak isterim. Ermenice yayınlar... 1910 çıkan Amenun Hamar( Herkes İçin ), Yeprad (Fırat) gazete, Nor Karun (Yeni Bahar, dergi), Doğaya Ardziv (Şaphane kartalı), Badani (Genç), Yeprad (Fırat) , Amenun Hamar(Herkes için), Kügantlndes(Ziraatçı), Ted (gözcü), Lusaşaviğ(Aydınlık Yol), vd... Bunların büyük çoğunluğu 1900-1914 arasında kentimizde basılmış ve yayınlanmış dergi ve gazeteler. Ayrıca Osmanlı devletinde Kürtçe ilk gramer kitabının da Harput’ta basıldığı bilinmekte. Harputlu Ömer Avni Efendi nin yazdığı “Kavaid-i Lisanı Kürdi” 1900 yıllarının başında bu kentte yayınlanmış. Bir nüshası Beyazıt Kütüphanesinde bulunan bu eserin Harput Müzesinde sergilenmesi gerekmez mi? Sonuç olarak Harput Basın Müzesi önemli bir başlangıç. Ben yaptım oldu mantığıyla değil, müzenin adından çok içinin Harput olması Harput’la doldurulması için de ciddi çaba ve emek verilmeli.
Saygılar sunuyorum.
Mustafa Balaban/ Tarih Öğretmeni, Araştırmacı, Kent Kültürü aktivisti